Proje mi? Gerçekler mi?
"En keskin gerçeklerin tam göbeğinde proje" desek...
Hayal gerçek dünyamın 157. Şehrine doğru...
Beni festivallere taşıyan valizimle yine gönüllüyüm, yine yoldayım.
Tahminimin ötesinde yemyeşil, suyla zenginleşmiş efsanevi topraklar. Adıyaman meğer sen neymişsin!
Depremle ruhumuzu sarsan doğa, muhteşem zenginliğini vermiş bu memleketin.
...vee buluşma anı!
Tanışma çemberinde isimlerimizi, sevdiğimiz rengi paylaştık.
Balon gibi uçarcasına zıpladık...
sonrasında kendi balonlarımızı tasarladık.
Herbirimiz renklerimizle çadıra yeni bir hayat verdik.
Sabahında, kişiye özel tırnaklı ekmek alıp çadırkentteki ilk kahvaltıyı şenlendirmek.
Çöl ikliminde; gündüzü yanan, gecesi donan şehirde ısıtıcı üzerinde Türk kahvesi pişirmek :)
Büyük hayvanlardan, renklerden konuşmak, kendi masalımızı yaratmak...
dünyanın en büyük tırtılını beraberce yapmak...
Ders aralarında Adıyaman sıcağında nefes almanın yollarını aramak.
Bir arada başka bi dünyanın kapılarını aralamak...
3 güneşli bi deniz manzarasında kaybolup, hikâyeyi sahibinden dinlemek.
Zıplamak, dinlemek, eğlenmek, dünyanın keskin gerçeklerinden kopup yeni keşifler yapmak.
Bir masa etrafında birleşip, "eldeki kaynaklarla ne yapabilirim" sorusu...
Makas tutmamış ellerin acemiliği, saflığı...
Farklı malzeme dokusu ve fırsatları.
Kendi robotunu tasarlamak.
Kendi tasarımını sergilemek.
Beklemek...
Çocuklara fırsat verildiğinde neler yapabileceklerinden emin!
Ama yine de her seferinde yeniden heyecanla yine beklemek...
Bilmediğin bi yerde; bedeni kırılmış, ruhu yaralanmış bi şehirde...
Bundan tam 1 yıl önce öğrencilerinden kalan malzemelerle...
Saatin 18:00 olduğunu beklemek :)
Kimin geleceğini bilmeden...
Çemberde birleşip, tanışıp duyguları konuşmak.
Doğaya, birbirimize görünür bağlarla bağlanmak. Var ve eşsiz olduğunu, parçası olduğunu hatırlamak.
Yaşadığın çevreyle bağ kurup, seçim yapmak, seçimlerini ortaya koyup onları şekillendirme yetisi üzerine çalışmak.
Şaşkınlıkla, heyecanla, soru sorarak, anlama yolunda, keşif yolunda, bütünün içinde tekil kaygılarla ama pes etmeden üretmek.
...ve taşlardan taşan yaratıcılık.
Çünkü herkese ve herşeye rağmen çocuk yalın enerjisiyle üretmeye en yatkın varlıktır.
#tasarimgezginleri projelerinde, dünyanın her yerinde şahit olduğum şaşmaz gerçek budur!
Mis gibisiniz harika çocuklar.
Acemice yapılan her şahane iş gibi, efsanevi sonuç.
...ve günün kapanışı.
Elbistan'ı hatırlatan sokak sobası.
Şıkırtıyla yürüdüğün çadırkente,
Yaşam alanına iz bırakarak biten gün.
Bir zamanların gönüllü eğitimlerinde duyduğum efsanevi tır.
TEGV'deki arkadaşlara selam olsun.
Tırnaklı ekmeğin pişmesine hakim olduktan sonra Çin'deki günleri hatırlatan bir detay...
Parkurda sabah sporu.
Kitap okusak da "sonra resmetsek" saati...
..."öğretmenim bu çiğköfte tepsisi" :)
-bazen de öğretmenin yeni öğrendiği, öğrencinin en iyi bildiğidir!-
Sıcaktan kaçılıp çadır gölgesine sığınılır.
Endişeyle yürünen bi yolda yine Çin'den bi mesaj gelir, gelinciklerin arasından göz kırpar.
Taaa Besni'den, seni hiç tanımayan koca yürekli, bonkör insanlar gelir ziyafet çekersin! Çünkü onlar bu toprakların bereketine, verdikçe misliyle ikram edileceğine inanan kadim kültürüyle yoğrulmuştur.
Sofralar kurulur, canlar buyur eder. Yürek serinleten sohbetler yapılır, çember genişler. "Gönüllülük de tam da budur" dersin.
Deden sana öte dünyadan memleketinin uçağını gönderir.
Kadim toprakların tepesinden bakarken; şu köyler gibi zarifçe yerleşsek bu topraklara. Huzurla yaşasak, bereketin tadını çıkarsak dersin içinden.
Şahitlik ettiğin tüm felaketlerin sana hayatı sorgulatan yüzüyle beraber; aldığın eğitimlerin, girdiğin gönüllü grupların, yaptığın tüm işlerin aslında seni buna hazırladığını anlarsın.
Bi kez daha aşık olursun cennet vatana. Bi kez daha şükredersin tüm kaosuna rağmen burada doğduğuna.
Aksi halde "bu evlatlarla tanışmak nasıl mümkün olurdu" dersin zihninin arka planında.
Şimdi gözyaşı zamanı. Fatih Hoca'ya söz verdiğim gibi...
Vazife bitti dönüş yolu sulanmalı hakkıyla!
Gökyüzünü sarıp, kalbimi boğan kara dumanlar gibi giyindim bu gün. Valizdekiler tükenmedi planlandığı gibi. Lakin bilirim, herbirinin yeri vardır.., elbet paylaşırım gönlümce yine.
Comments
Post a Comment